"Dünyanın sınırlarını ölçmek yerine, yapay zekaya dünyayı yönetme yetkisini vermek konusunda çok aceleci davranıyoruz."

Yapay zekâ (YZ), ne tür değişikliklere yol açarsa açsın, uzun bir insanlık tarihinin parçasıdır. Tarihsel yönünü anlamak, onu daha iyi eleştirmemize ve daha iyi (veya daha az) kullanmamıza yardımcı olabilir. Çünkü YZ, iletişim makinelerinin tarihini telgraftan ve çok daha eskisi olan animizmden bu yana uzatır; bu eğilim, bize biraz benzeyen insan dışı varlıklara insan zihni bahşetme eğilimidir.

Yapay zeka üzerine giderek yaygınlaşan tartışmalar, yenilik konusunda haykırsalar, hayranlık duysalar veya ondan korksalar bile, örneğin bilim insanının, sanatçının, filozofun vb. yerini asla alamayacağını veya tam tersine insanı tahtından indireceğini haykırsalar bile, bu tarihin izlerini taşır. Korku, yapay zeka tarafından üretilen bir "Hong Kong filozofu"nun bu eseri gibi küçük meselelerle körüklenir, ancak bu, yapay zekanın güçlü yönlerinden ziyade belirli bir felsefenin ve belirli bir okuyucu kitlesinin zayıflığı hakkında daha fazla şey söyler.

Bir adım geriye gidelim. Teknolojik modernite, dilin kökeni ne olursa olsun, dil üreten makinelerde hayaletlerin ortaya çıkmasına uzun zaman önce yol açtı. Bizden önceki iki yüzyıl, "manevi" teknolojilerin yaygınlaşmasına tanık oldu. Samuel Morse'un (1791-1872) telgrafı, henüz yeni doğmuşken, ölülerle ve hatta en ufak bir makine olmadan, uzaktaki, neredeyse insan olmayan insanlarla iletişim kurmanın mümkün olduğuna dair inançların doğmasına yol açtı. Kitaplar ve dergiler, insanlığı canlandırdığı düşünülen ve birlikte düşünme makinesi haline gelen bu "manevi telgrafı" analiz etti.

Radyo, iyi biçimlendirilmiş bir programın kitlelere yayılması için bir makine haline gelmeden önce, kablosuz telgraf olarak başladı ve uzun zamandır inandığımız o sıvı olan eter okyanusunda, uzak, ölü ve kaybolmuş insanların gizemli sesleri yüzüyordu. Hayırsever elektrik perisi makinelerini aydınlatırken, destekçileri kömürle çalışan enerji santrallerinin maliyetlerini güzel ışıklardan nasıl gizleyeceklerini çoktan biliyorlardı.

Bu makalenin %66,01'i okunmayı bekliyor. Geri kalanı abonelere ayrılmıştır.